23 Ekim 2015 Cuma

Çizgi ve meditasyon 

Havuzun dibinde, kulvarın tam ortasında bulunan o koyu renkli çizgiyi bilmek için profesyonel yüzücü olmaya gerek yoktur. Fayans olarak derinlikteki görevi -buna varoluş amacı da diyebiliriz- yüzücülerin hizalarını bulmalarını sağlamak ve iki ucunda yer alan yatay çizgiler sayesinde duvara yaklaştıklarının uyarısını yapmaktır. Havuz içerisinde günde 5 saat antrenman yapanlar için bu çizginin anlamı farklıdır. Öyle ya da böyle her gün gerçekleşen buluşmalar sonucunda o çizgi hayatlarının en yakın tanığı haline gelir. Bir zaman sonra da onları-alınan yetersiz oksijenden olsa gerek- farklı alemlere sürüklemeye başlar.



Tecrübe etmeyenler için havuz içinde geçen saatler bir duvardan diğerine yüzmekten ibarettir, sıkıcıdır
. Manzara da pek iç açıcı değildir hani. Koyu renkli bir çizgi, boğuk sesler, soğuk su, kaslardaki o tarif edilemez yanma hissi… Ama yeterince uzun süre yapanlar için de vazgeçilmez bir şeydir. Değeri sonradan daha iyi anlaşılır lakin orası uzun hikâyedir.

Fayans diyordum. Garip hissettirir insanı. Yalnız ve özgür… Ve yeterince zaman geçirirseniz o çizgiden bakmaya başlarsınız kendinize. Kimi gün mutlusunuzdur, kimi gün ise aynalı yüzücü gözlüğünüz yarısına kadar gözyaşlarınızla dolar ama kimse anlamaz, farketmez bile. Mevsimler geçer, günler geçer, değişirsiniz doğanın kendisi gibi ve tüm bu hallerin şahidi 'o'dur ya da onun gözünden siz. 

Suyun içinde sesler boğuklaşsa da iç ses son ses açık kalır. İsteseniz de kolay kolay kapanmaz. Yıllar var hiç susmadı benimki. Şarkılar söyledi, bazen antrenman çıkışı ne yiyeceğini düşündü hatta sınavlar için ders çalıştığı bile oldu.  

Bu ses en azından suyun içinde susmaya başladığında yaklaşık 15 senedir her gün saatlerimi havuzda geçiriyordum. Zihnim tecrübeye teslim oldukça sesler azaldı. Antrenmanda geçirdiğim zamanlar ağır çekim gibi ilerlemeye başladı.Sanki zaman esnedi ve algımı arttırdı. Suyun parmaklarımın arasından geçişi, geçerken uyguladığı direnç, vücudumun açısı, burnumdan çıkan su kabarcıkları… Hepsi teker teker belirginleşmeye başlamıştı. Dışarıdan bakanlar için daha hızlı yüzmeye çalışıyor gibi görünsem de koyu çizginin gözünden meditasyon halindeydim.Şimdi geriye dönüp baktığımda anlıyorum. 

Yürürken, yemek pişirirken, araba kullanırken  ya da bir kediyi severken de meditasyon halinde olabilmek mümkün. O anın içinde tam anlamıyla yer aldıkça alan açılıyor. Gelecek kaygılarından, geçmiş sıkıntılarından arınmış anda, tecrübe tam anlamıyla kendini ifade edebiliyor.


“True Meditation is the space in which everything gets revealed, everything gets seen, everything gets experienced. And as such, it lets go of itself. We don’t even let go. It lets go of itself.” Adyashanti